Unvanla Değil, Uslûpla Lider Olunur

Siyaset, yalnızca kürsülerden sert cümleler kurmak ya da ekranlarda polemik üretmek değildir. Siyaset, nezaketle düşünceyi harmanlamak, topluma güven veren bir duruş sergilemektir.
Bugün geldiğimiz noktada bu ilkeyi unutmuş, siyaseti kavga zeminine çeviren bir anlayışla karşı karşıyayız.

Geçtiğimiz günlerde X’te üç siyasi parti liderini takipten çıktım. Aralarında akademik unvanı “Prof.” olanlar da vardı. Ancak ne yazık ki o unvanların gerektirdiği olgunluk, nezaket ve bilgelikten eser yoktu.
Siyaseti, bir bilgi alanı olarak değil, öfke arenası gibi görenlerin; devlet adamlığı, teşkilat terbiyesi ve siyasal iletişim konularında sınıfta kaldığını görmek üzücü.

Bugün Türkiye siyaseti içinde muhalefet anlayışı, gerçek anlamını kaybetmiş durumda.
Muhalefet; sadece iktidara karşı çıkmak değil, toplumun nabzını tutmak, çözüm üretmek ve umut inşa etmektir.
Ama bazıları için muhalefet, sosyal medya beğenilerine sıkışmış bir vitrin çabası hâline geldi.
Teşkilat yok, taban yok, empati yok…
Ama her biri “ben bilirim” diyor, eleştiriyi düşmanlık sayıyor.

Oysa liderlikte en büyük sermaye, halkın gönlünde kazandığınız saygıdır.
Ne kadar bilgiye sahip olursanız olun, insan ilişkilerinde kibirle yürüyemezsiniz.
Gerçek liderlik; unvanla değil, uslûpla, karakterle ve samimiyetle olur.

Türkiye’nin ihtiyacı; bağıran değil, dinleyen liderlerdir.
Toplumu kutuplaştıran değil, birleştiren bir siyasi üsluptur.
Ve belki de bu yüzden, yeni bir siyaset kuşağının, nezaketi yeniden keşfetmesi gerekiyor.

Günün Sözü:

“Siyasette en zor şey, haklıyken nezaketi kaybetmemektir.”

Yorum gönder

Kaçırmış olabilirsiniz