Atatürk’ü Anmak, Cumhuriyeti Anlamaktır
Her 10 Kasım sabahı, saat 09.05’te Türkiye bir dakikalığına durur. Sirenler çalar, hayatın akışı yavaşlar, milyonlarca insanın kalbi aynı anda bir isme, bir lidere, bir ideale yönelir: Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Bugün, Cumhuriyetimizin kurucusunu ebediyete uğurlayışımızın 86. yıl dönümünde, sadece bir yas değil; aynı zamanda bir şükran, saygı ve bilinç günü yaşıyoruz.
Atatürk’ü anlamak, sadece bir tarihi figürü anmak değildir. O’nun ideallerini, vizyonunu, milletine duyduğu sarsılmaz güveni yeniden hatırlamaktır. Zira Atatürk’ü “büyük komutan” yapan zaferleri kadar, “büyük lider” yapan da milletine olan inancıdır.
Yokluklar içinde kurulan bu Cumhuriyet, işte o inancın, o kararlılığın eseridir.
Bugün Türkiye; yerli, milli ve manevi değerlerinden aldığı güçle büyüyor, gelişiyor ve dünya üzerindeki mazlum halklara umut olmaya devam ediyor. Bu, bir tesadüf değil; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyetin köklerinin ne kadar sağlam olduğunun en açık göstergesidir.
Unutmamak gerekir ki, 1919’da başlayan büyük mücadele sadece bir bağımsızlık savaşı değil; aynı zamanda bir milletin yeniden doğuş destanıdır. O gün Anadolu’nun dört bir yanında vatanını, bayrağını, özgürlüğünü korumak için canını ortaya koyan milletimiz, bugün de aynı azim ve kararlılıkla geleceğine sahip çıkmaktadır.
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; bir duruşun, bir bilincin, bir vicdanın adıdır.
Ve bizler, bu bilinci diri tutabildiğimiz sürece, Atatürk’ün “muasır medeniyet” hedefi doğrultusunda ilerlemeye devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle;
Cumhuriyetimizin banisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, vatan uğruna şehit ve gazi olan tüm kahramanlarımızı rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.
Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Hüseyin Güner



Yorum gönder