Siyasetin Sessizliği: Gerçek Dostluk, Vefa ve Yüzleşme Zamanı
Siyaset, dışarıdan bakıldığında yüksek perdeden konuşmaların, kalabalık toplantıların ve güçlü fotoğrafların dünyası gibi görünür. Oysa bu dünyanın gerçek yüzü, gürültüde değil, sessizlikte saklıdır. Hele ki insanın en kırılgan anlarında… Gün gelir, yıllarca aynı masada oturduğun, aynı karede göründüğün, aynı cümleleri kurduğun insanların kim olduğunu o sessizlikle anlarsın.
Ben yıllardır bu ülkenin siyasi sahnesinde; danışmanlığından kriz yönetimine, kampanya mimarlığından kamuoyu stratejilerine uzanan geniş bir çizgide görev aldım. Nice ismin yükünü taşıdım, itibarını onardım, söylemini güçlendirdim. Emek verdim, sabahladım, gerektiğinde kendimi geri çekip onların parlaması için sahneyi onlara bıraktım.
Bugün dönüp baktığımda görüyorum ki; bazılarını parlatmışım ama hiçbiri ışığımı hak etmemiş.
Yeğenimin yaşadığı kaza, benim için yalnızca bir aile acısı değil; siyasetle ilişkimin turnusol kâğıdıydı. Bu süreç, kimlerin gerçekten yanımızda olduğunu, kimlerin ise varlığı sadece “işe yaradığın kadar” süren figürler olduğunu somut biçimde gösterdi.
Bir kısmı, nezaket gereği bile olsa bir “geçmiş olsun” mesajını çok gördü.
Bir kısmı ise, sanki yıllardır yazdığım, yönettiğim, güç verdiğim adam ben değilmişim gibi sessiz kalmayı tercih etti.
Şunu peşinen söyleyeyim:
Ben kısa mesajla geçiştirilecek biri değilim.
Ben yılların emeğini, saygınlığını ve tecrübesini taşıyan biriyim.
Siyaset dünyasında varlığımın kimlere ne kadar değer kattığını ben de bilirim, onlar da bilir.
Bugün bir kez daha anladım ki, insanın en iyi tanığı zordur. Zor zamanların süzgecinden geçmeyen ilişki, aslında ilişki değildir. Siyasette kimin gerçek dost, kimin yalnızca rüzgâra göre pozisyon alan bir figür olduğunu bu süreç apaçık ortaya koymuştur.
Yeğenim şifasını bulup hastaneden çıktığında, bu tabloyu herkesle yüzleştireceğim.
Kim gerçekten yanımızdaydı, kim yoktu…
Kim gönül koymadı, kim yokluğunu bile hissettirmedi…
Kimler yıllarca verdiğim emeği unuttu, kimler vefayı hatırladı…
Siyaset, insanların söylemlerini değil, davranışlarını kaydeder.
Ben bugün bir deftere not almadım; bir hafızaya kazıdım.
Bundan sonra kimse benim üzerimden ikbal devşirmeye, emeğimi değerinden düşük göstermeye, varlığımı bir “geçiştirme mesajı” ciddiyetiyle ele almaya kalkmasın.
Çünkü ben artık sadece şunu söylüyorum:
Herkes kendi durduğu yeri kendisi belirledi.
Ben de bundan sonra o konuma göre davranacağım.
Bu kez susarak değil, görerek öğrendim.
Siyasetin gerçek yüzünü, insanın gerçek değerini, dostluğun gerçek ölçüsünü…
Ve bundan sonra kimseye öğretmeye niyetim yok.
Sadece göstereceğim.



Yorum gönder