Adalet Bakanlığı’ndan Kritik Adım: Süresiz Nafaka Tarihe mi Karışıyor?

Süresiz Nafaka: Adalet mi, Yeni Bir Denge Arayışı mı?

Türkiye’nin en tartışmalı konularından biri olan süresiz nafaka meselesinde hükümet, nihayet yıllardır beklenen adımı atmaya hazırlanıyor. Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı taslağa göre; “kadınların mağdur edilmemesi” şartıyla süresiz nafaka kaldırılacak, nafaka borcunu ödeyemediği için hapis yatanların durumu yeniden düzenlenecek, boşanma davaları kısalacak ve “aile arabuluculuğu” hukuk sistemine girecek.

Kâğıt üzerinde kulağa dengeli geliyor; ama pratikte işin rengi her zaman farklı olmuştur.

Bir Tarafın Özgürlüğü, Diğerinin Hayatta Kalma Mücadelesi

Nafaka konusu, toplumun iki kesimini sert şekilde karşı karşıya getirdi.
Bir tarafta “ömür boyu süren nafaka adil değildir” diyenler, diğer tarafta “kadın ekonomik olarak korunmazsa boşanma bir yoksulluk cezasına dönüşür” diye ses yükseltenler…

Gerçek şu ki, ikisi de haklı.

Bir erkek üç aylık bir evlilik sonrası ömür boyu nafaka ödemek zorunda kalıyorsa, bu sistemde ciddi bir yanlış vardır.
Ama bir kadın, yıllarca evin yükünü taşıyıp, boşanma sonrası iş bulamıyor, çocuğunu tek başına büyütüyorsa; o zaman da süresiz nafaka onun değil, sistemin eksikliğini telafi eden bir can simidi olur.

Bu yüzden mesele, “nafaka kaldırılsın mı kalmasın mı?” kadar basit değil. Mesele, adaletin süreyle değil, hayatla ölçülmesi.

Taslakta Ne Var, Ne Yok?

Yeni düzenlemeye göre süresiz nafaka kaldırılacak ama kadınların mağdur edilmemesi şartı getirilecek. Yani devlet, bir süre sınırı getirmeyi planlıyor; belki 5, belki 10 yıl… Ancak süre dolduğunda, “bu kişi hayatını sürdürebiliyor mu, gerçekten ayakta kalabiliyor mu?” sorusuna kim cevap verecek?

Bir başka yenilik, nafaka borcunu ödemediği için hapse giren kişilerin, hapisteyken gelir elde edemedikleri dönemde yeniden hapse girmemesi. Bu, insani bir düzenleme. Çünkü bir insanın aynı suçtan iki kez cezalandırılması, hukukun mantığına aykırı.

Ayrıca uzun süren boşanma davaları da kısaltılacak, “aile arabuluculuğu” sistemi devreye alınacak. Bu, teoride çatışmayı azaltan bir model; fakat Türkiye gibi güç dengesi eşit olmayan toplumlarda, “arabuluculuk” çoğu zaman güçlü olanın zayıfı ikna ettiği bir sürece dönüşebilir.

Adalet Dengesi Nereye Kurulacak?

Bu düzenleme, hem kadınları hem erkekleri ilgilendiriyor. Ama aslında mesele cinsiyet meselesi değil, adalet dengesi meselesi.
Bir erkek hayatı boyunca ödeyemeyeceği bir borcun altına girmemeli.
Bir kadın da boşandıktan sonra “hayatının bedelini” yalnızca kendi sırtında taşımamalı.

Yani çözüm, ne tamamen “süreli nafaka”, ne de tamamen “süresiz nafaka”.
Çözüm; evliliğin süresi, tarafların gelir durumu, çocukların bakımı ve yeniden çalışma imkanları gibi değişkenlere göre kademeli bir nafaka sistemi kurmakta.
Bir nevi sosyal adalet terazisi…

Toplumsal Gerçek: Kadın İstihdamı Düşük, Ekonomik Bağımsızlık Zayıf

Türkiye’de kadın istihdam oranı hâlâ %30’larda. Boşanmış bir kadının yeniden hayata tutunması için ortalama 3 ila 5 yıl gerekiyor.
Eğer devlet bu düzenlemeyi yaparken aynı zamanda kadın istihdamını artıracak, yeniden çalışma imkânı sağlayacak sosyal politikalar üretmezse, süresiz nafakanın kaldırılması yalnızca bir cümleden ibaret kalır.

Kadın çalışamıyorsa, destek yoksa, kreşler yetersizse; süreli nafaka bir hak değil, yeni bir mağduriyet olur.

Özetle: Adaletin Cinsiyeti Olmaz

Bugün tartıştığımız şey, kadın ya da erkek meselesi değil.
Bugün tartıştığımız şey, adalet ile vicdanın nerede buluşacağı.

Nafaka, bir tarafın öfkesini değil, iki tarafın yaşamını dengede tutmak için var.
Ama o dengeyi kurarken, kimsenin ömrü, kimsenin hakkı, kimsenin geleceği harcanmamalı.

Türkiye, artık “boşanma sonrası ömür boyu süren cezalar” dönemini kapatmalı; ama aynı zamanda “boşanma sonrası yalnız bırakılan hayatlar” dönemine de kapı aralamamalı.
Gerçek reform, ikisini birden başarabilen düzenlemedir.

Günün Sözü:

“Adalet, bir tarafı değil; iki tarafın da vicdanını rahatlatabildiğinde gerçek olur.”

Yorum gönder

Kaçırmış olabilirsiniz