Deprem Gerçeğiyle Yüzleşmek: Erken Uyarı, Bilinç ve Hazırlık
Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yaşanan 6,1 büyüklüğündeki deprem, bir kez daha Türkiye’nin sarsılmaz bir gerçeğini hatırlattı: Biz, bir deprem ülkesiyiz. Bu coğrafyada yaşamanın doğasında sarsıntılar var; ancak kayıpların kader değil, tedbirsizliğin sonucu olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Her depremden sonra aynı cümleleri duyuyoruz: “Allah korudu”, “Can kaybı yok”, “Hasar tespit çalışmaları sürüyor.” Oysa bu cümlelerin ardından kalıcı bir bilinç ve sistematik bir hazırlık kültürü oluşturmadığımız sürece, aynı haberleri farklı şehirlerden okumaya devam edeceğiz.
Afet yönetimi, sadece kriz anında devreye giren bir mekanizma değildir. O, planlamayla, eğitimle, teknolojiyle ve toplum bilinciyle var olur. Bu anlamda “erken uyarı sistemleri” kritik öneme sahip. Japonya, Meksika ve bazı Avrupa ülkeleri, saniyeler öncesinde bile olsa insanlara hazırlık fırsatı tanıyan sistemlerle yüzlerce hayat kurtarıyor. Türkiye’de de AFAD ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi bu yönde önemli adımlar atıyor; ancak bu sistemlerin ülke genelinde yaygınlaşması, yerel yönetimlerden eğitim kurumlarına kadar çok boyutlu bir iş birliğini gerektiriyor.
Diğer yandan, halkın afet bilinci de bu zincirin en önemli halkası. Evde, okulda, iş yerinde “deprem anında ne yapmalı?” sorusunun cevabını bilmek, panikle değil bilinçle hareket etmek, alınacak önlemlerin en basit ama en etkili adımıdır.
Unutulmamalı ki, afet yönetimi sadece mühendislik meselesi değil; aynı zamanda toplumsal bir kültürdür. Her birimizin bu kültürün taşıyıcısı olması gerekiyor.
Sındırgı’da yaşanan deprem hepimize bir uyarıdır. Şans değil, hazırlık kurtarır.
Depremi yaşayan tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, yaraların hızla sarılmasını diliyorum.



Yorum gönder