Sakarya’da Boş Tencere Eylemi: Halkın Sesi Siyasetin Kör Noktasında

Bugün Sakarya’da ellerinde boş tencerelerle sokağa çıkacak kadınlar olacak.
Sesi çok, etkisi az bir eylem. “Boş Tencere” protestosu, ismiyle müsemma: içi boş bir eylem.
Çünkü mesele sadece mutfaktaki eksik değil; siyasetteki vizyon, muhalefetteki strateji ve halkın gerçek gündemini anlama kabiliyeti de eksik.

Kadınların öfkesini, geçim derdini, mutfaktaki yangını kim inkâr edebilir? Elbette kimse…
Ama bu öfke, sadece tencereye vurularak değil, sandığa yönlendirilerek anlam kazanır.
Bugün bu meydanda tencereye vuran el, yarın seçimde iradesini göstermedikçe, bu ses yalnızca yankı olur, iz bırakmaz.

Muhalefet, Halkın Gündemini Halkla Konuşamıyor

CHP Kadın Kolları’nın çağrısı samimi olabilir, ancak samimiyet strateji değildir.
Halk artık soyut sloganlardan, süslü afişlerden, “yoksulluk karşıtı” gösterilerden değil, somut çözümlerden söz duymak istiyor.

Bir kilo etin, bir litre sütün fiyatını bilmeyen siyasetçi; boş tencerenin sesine anlam veremez.
Siyaset, sadece tepkiden ibaret değildir.
Aksi takdirde “tepkisel muhalefet”, “etkisiz muhalefet”e dönüşür — ki Türkiye’nin bugünkü çıkmazı tam olarak budur.

Sakarya’nın Gündemi, Ankara’daki Ezberin Gölgesinde Kalıyor

Sakarya’da bugün sokakta olan kadınlar, aslında sessiz bir gerçeği haykırıyor:
Bu şehirde üretim var ama bereket yok, çalışkan insanlar var ama refah yok.
Sakarya, Türkiye’nin özeti gibi: alın teriyle ayakta duran bir halk, ama alın teri kurumadan alınan vergilerle ezilen bir ekonomi.

Bu tabloyu değiştirmek, sloganla değil, planla olur.
Ne yazık ki muhalefet hâlâ tepkisel reflekslerle hareket ediyor.
Boş tencereyi göstermek kolay; onu nasıl dolduracağını anlatmak zor.
Gerçek siyaset, işte o zor olana talip olmaktır.

Halkın Sesi Sokakta Değil, Siyasette Yankılanmalı

Her eylem değerlidir, ama her eylem sonuç üretmez.
Boş tencereyi dolduracak olan şey, sokakta yankılanan slogan değil; üretim ekonomisine dayalı, adil gelir dağılımı politikasıdır.

Siyaset, halkın gündemini temsil etmekle yükümlüdür — ona yön vermekle değil.
Çünkü halk, artık kendi derdinin sözcüsünü değil, çözümcüsünü arıyor.

Ve eğer muhalefet hâlâ anlamadıysa; tencereler daha çok boşalacak, meydanlar daha çok dolacak.
Ama dolmayan tek şey, halkın umudu olacak.

Yorum gönder